14 Şubat 2018 Çarşamba

İngiltere'de bir aşk hikayesi

Merhabalar,

Yüzyıl kadar olmuş yazmayalı. Evet anladım bu iş benlik değil ama instagramda paylaşmayla yetinemeyeceğim bir hikaye çektim ben geçtiğimiz eylülde. O yüzden hislerimle birlikte burdan detaylı fotograf paylaşsam rahatlayacağımı düşündüm :)

Hikayemizde gelinimiz türk , eğitim için gittiği İngiltere'de damadımız ile tanışıyor. İkisi de doktora öğrencisi. Nişanlarını Türkiye'de çekmiştik. Orada laf arasında Deniz abla keşke düğünümüzü de çeksen ne güzel olur dediler ve ağzımdan oldu bilin çıktı. Şaşırtıcı kısmı şu ki oğlumu bırakamadığım için şehir dışı işlere bile gidemedim bu süreçte. Ama bu hikayeyi kaçıramazdım. Hem bana da 2.5 yıllık annelik serüvenime bir mola, bir nefes olacaktı.

Gün geldi çattı. Bir kere şansımıza hava müthişti. Yani 20 derece civarı arada yağışlı arada güneşli... Bu arada bence o topraklara cidden yağmur çok yakışıyor. Kapkara bulutlar birden yerini güneşe bırakıyor o yüzden yağmurda sırılsıklam olup sonra tshirte geçiş yapabiliyorsunuz. Çekim sırasında da fırtına,yağmur ve müthiş bir güneşle bitirdik. Bu bahsettiklerim baya kısa bir sürede oldu tabi.

Damadın ailesinin St.Bury Edmurds'daki evinde konakladık. Müthiş konukseverlik ile karşılandık.Kendi evimiz gibi rahattık. Ertesi gün erkenden kalkıp gelinin hazırlanması için ayarlanan 1000 yıllık hana doğru yola çıktık. - Çoğul konuşma sebebim,Türkiye'den kalabalık bir arkadaş ekibi ile gittim. Yoksa fotoğrafları tek başıma çekiyorum.- Her sokak birbirinden güzel ,her bina ayrı bir sanat eseriydi. Gelinin ilk hazırlık aşamalarında dayanamayıp sokaklarda gezdim , rüyada gibiydim.

Gelinin hazırlandığı otel ,fotoğraflar için görsel şölendi ama beni o gün orda en çok etkileyen otel sahibinin bana olan tavrıydı. Ben elimde çiçek ile konsept bir şeyler çekmek için bahçeye çıktım. Etrafa bakınıyordum. Gelip elime oranın en orjinal odasının anahtarını verdi. İstediğin kadar çekim yapabilirsin diyip gitti. Öylece kalakaldım.Bu kadar kibarlığa İstanbul'da hiç alışkın değilim :)

Gelin hazırlanması bittikten sonra damadın babası bizi nikah yerine götürmek için almaya geldi. Uzun bir yolculuktan sonra nikah/düğün yerine vardık.Bütün misafirler nizami şekilde bizi bekliyordu. Ben ise etrafa bakmaktan,ay harika burası demekten nikahın ruhuna giremiyordum. Nikah yeri bir Lord'un satosuydu,adı da Hermingham Hall.Yani Lord orda yaşıyor ama bahcesi ve ahırını bu tarz seremoniler için kiralıyorlar. Hatta biz çekim yaparken Lord ve eşi teraslarında köpekleriyle şampanya içiyorlardı :) 

Nikah seremonisi uzun bir konuşmayla geçti, herkes cok şık ve saygılıydı.Tek çıt çıkmadan çok duygusal bir şekilde yüzükler takıldı...

Sonrasında davetliler ikramları yerken ve onlar için hazırlanan bahce oyunlarını oynarken biz çekim yaptık. İngiltere'nin en iyi bahçesi ödülünü alan rengarenk bir yerde başladık. Güneş gözümüzü alıyordu , sonra bulutlar gelmeye ve rüzgar cıkmaya başladı, hızlı bir şekilde ama tadını da cıkararak yağmura 1 kala çekimi bitirdik. Tabi biz yağmurdan kaçabildik ama misafirler sırılsıklam oldular. Neyseki onlar zaten buna alışkındı,kimse moral bozmadı ve düğün yemeğinin verileceği eskiden ahır olan büyük salona geçtik. Çok sıcak bir ortamdı. Bol genç,sohbet,yemekler...

Düğün konuşmalarından sonra tekrar güneş açtı ve dayanamayıp tekrar fotoğraf için çıktık, gün batımı ve canım özgür hayvanlar bize eşlik etti. 

Yemek sonrası ise yine aynı ahırın diğer odasına hazırlanan dans pistinde deliler gibi eğlendik, demiştim 2.5 yılın acısını çıkartmaya gittim diye ve öyle de oldu :))

Çoook eğlendiğimiz, süper insanlar tanıdığımız,deneyimlediğim için şanslı hissettiğim bu organizasyonu hiç unutmayacağım.

Aşkla kalın.

Şimdi fotoğraflarla başbaşa bırakıyorum :))